tren

EŞİN SAKLI PAYLI MİRASÇILIĞI VE TENKİS TALEBİ

661

EŞİN SAKLI PAYLI MİRASÇILIĞI VE TENKİS TALEBİ

  1. Sağ Kalan Eşin Saklı Paylı Mirasçılığı

Saklı pay, mirasbırakanın terekesi üzerindeki tasarrufunun sınırlarını çizen ve sınırın aşılması halinde payı özel olarak korunan mirasçıların paylarının belirli bir oranını ifade etmektedir. Söz konusu koruma, her yasal mirasçı için öngörülmemiş sadece mirasbırakana çok yakın sayılan kişilerin sadece yasada belirlenmiş orandaki paylarını kapsamaktadır. Kısaca ifade etmek gerekirse miras paylarının mirasbırakanın ölüme bağlı tasarruflarına karşı korunan kısmına, saklı pay denilmektedir.[1]

 

TMK md. 505 hükmü ile saklı paylı mirasçıların kimler olduğu sınırlı sayıda düzenlenmiş olmakla bu kişilerin saklı pay oranları ise TMK md. 506 ile belirtilmiştir. Bu doğrultuda saklı paylı mirasçılar mirasbırakanın altsoyu, ana ve babası ile eşinden oluşmakta ve yasal mirasçı olan sağ kalan eş aynı zamanda saklı paylı mirasçı kabul edilmektedir.

 

743 sayılı Medeni Kanun’da kardeşler de saklı paylı mirasçılar arasında sayılmış ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda da bu durum 2007 yılındaki değişikliğe kadar kabul edilmiştir. 10.05.2007 tarihinden itibaren kardeşin saklı paylı mirasçılar arasından çıkarılmış olmakla bu tarihten önceki hesaplamalarda kardeşin saklı payı dikkate alınacak fakat bu tarih sonrası miras intikallerinde maddede yer alan saklı paylı mirasçılardan altsoy, ana ve baba ile sağ kalan eşin payları hesaba katılacaktır.

 

Hukukumuzda sağ kalan eşin saklı paylı mirasçı olması kabul edilmiş olmakla beraber sağ kalan eşin saklı payı, yasal miras payının tamamı veya belirli bir bölümünden oluşacağından sağ kalan eşin yasal miras payı, saklı payının belirlenmesi noktasında önem taşımaktadır. Nitekim sağ kalan eşin yasal miras payı ve dolayısıyla saklı payı,  743 sayılı Medeni Kanun ile 3678 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikler kapsamında gelişimini sürdürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile günümüzdeki oranlar geçerlilik kazanmıştır. TMK md. 506 uyarınca belirlenen sağ kalan eşin saklı payı, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı, üçüncü zümre ile birlikte veya tek başına mirasçı olması durumunda ise yasal miras payının dörtte üçü olarak kabul edilmiştir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere sağ kalan eşin saklı payı da yasal miras payında olduğu gibi birlikte mirasçı olduğu zümreye göre farklılık göstermektedir.

 

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu çerçevesinde iki durumda eşler arasındaki mal rejimine ilişkin anlaşmanın saklı paylı mirasçılara etkisi özel olarak düzenlenmiştir.[2] Kanun koyucu yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejiminde artık değere katılmada ve seçimlik mal rejimlerinden mal ortaklığı rejiminde ortaklık mallarının paylaşımında farklı oranların belirlenebileceğini kabul etmişse de belirlenen bu oranların altsoyun saklı payına zarar vermemesi gerektiğine yer vermiştir.

 

Edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi halinde TMK md. 236/1 hükmü her eşin diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olacağını düzenlemiş,  TMK md. 237/1 ise artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esasın kabul edilebileceğini belirtmiştir. Farklı bir esasın belirlenmesi ile saklı paylı mirasçıların paylarının zarar görebileceği ihtimali göz önünde bulundurularak TMK md.237/2 hükmü ile ilk fıkra kapsamında belirlenmesine olanak tanınan farklı oranlara ilişkin anlaşmanın eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını zedeleyemeyeceğine yer verilmiştir.[3] Düzenlemeyi içeren madde metni incelendiğinde söz konusu korumanın mirasbırakanın tüm saklı paylı mirasçıları için değil sadece sağ kalan eş ile ortak olmayan çocukları ile onların altsoyları açısından geçerli olduğu anlaşılmaktadır.

 

Mal rejimine ilişkin anlaşmanın saklı paylı mirasçılara etkisinin özel olarak düzenlendiği bir diğer duruma ise TMK md. 276’da yer verilmiştir. İlgili hüküm uyarınca mal ortaklığı rejiminin sona ermesi halinde ortak malların eşler arasında yarı yarıya paylaştırılacağı fakat bu oranın eşler arasında yapılacak bir anlaşma ile değiştirilebileceği kabul edilmiştir. Hüküm uyarınca yapılacak bu anlaşmalar ile ortaklık mallarının paylaşılmaksızın sağ kalan eşe geçmesini dahi kararlaştırabilecek olduğundan bu gibi durumlarda mirasbırakanın diğer mirasçıların zarar görmesi gündeme gelmektedir.[4] Bu durumun önüne geçilmesi amacı ile hükmün son fıkrasında eşler arasında yapılacak bu anlaşmaların altsoyun saklı paylarını zedelememe şartı ile kabul edileceği düzenlenmiştir. Böylece edinilmiş mallara katılma rejiminde sadece mirasbırakanın sağ kalan eş ile ortak olmayan çocukları korunmuş iken mal ortaklığı rejimine ilişkin bu düzenlemede herhangi bir ayrım yapılmaksızın mirasbırakanın tüm altsoyunun saklı payı korunmuştur.

 

Eğer ki eşler arasında yapılan anlaşmalarda her iki düzenleme de dikkate alınmaksızın altsoyların saklı payları ihlal edilirse, saklı pay sahibi altsoy, artık değer alacağının veya paylaşmadan dolayı katılma payı alacağının doğduğu anda, saklı payının ihlalinin giderilmesi amacıyla sağ kalan eşe karşı tenkis talebinde bulunabilir.[5]

 

Bu noktada değinilmesi gereken bir diğer husus da mirasbırakanın tasarruf özgürlüğüdür. Mirasbırakanın, terekesi üzerinde gerek sağlararası gerek ölüme bağlı tasarruflarda bulunması mümkün olmakla beraber bu tasarruf sınırsız değildir. Nitekim TMK md. 505 hükmünde de miras bırakanın mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler dikkate alındığında mirasbırakanın, saklı paylı mirasçılarının saklı paylarının dışında kalan ve üzerinde istediği gibi tasarruf etmesinin mümkün olduğu tereke kısmına doktrinde tasarruf oranı denilmektedir.[6]

 

Mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü miktarının belirlenmesi noktasında hesaplama tenkise esas terekeye göre yapılır. Yani mirasbırakan saklı paylar dışında kalan kısım üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğundan saklı paylar toplamının terekenin tamamından çıkarılması ile elde edilen miktar mirasbırakanın tasarrufta özgür olduğu miktarı belirlemektedir. [7]

 

Mirasbırakanın tasarruf oranının hesabında dikkate alınan tereke, sadece mirasbırakanın ölüm anında var olan aktif değerlerden oluşmamaktadır. Öncelikle bu aktif değerlere yine Kanun’da belirtilen bazı değerlerin eklenmesi ve bazı değerlerin ise çıkarılması ile net tereke hesabının yapılması gerekmektedir. Fakat yalnızca net terekenin hesaplanmış olması tasarruf oranının bulunabilmesi için yeterli değildir.[8] Zira TMK uyarınca düzenlenen hükümler gereği tenkise tabi kazandırmalar, hayat sigortası satın alma değeri ve denkleştirmeye tabi kazandırmalar da terekeye eklenmelidir. Bu değerlerin de net terekeye eklenmesi ile mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak olan tenkise esas tereke tespit edilmiş olacak ve böylece saklı pay sahibi mirasçıların saklı pay miktarları ile mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü miktarı hesaplanabilecektir.[9]

 

Sağ kalan eşin mirasçılığını sona erdiren hallerde mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü üzerinde nasıl bir etkisi olacağı ise sağ kalan eşin mirasçılık sıfatını sona erdiren her bir sebep açısından ayrıca incelenmelidir.

 

Öncelikle sağ kalan eşin mirasçılıktan çıkarılmış olması ihtimalinde mirasçılıktan çıkarılan sağ kalan eş ile mirasbırakanın ortak altsoyu bulunmuyor ve mirasbırakan tasarruf oranını aşmamış ise mirasçılıktan çıkarılan sağ kalan eş mirasbırakandan önce ölmüş kabul edilerek ve hesaplamaya dahil edilmeden diğer mirasçıların yasal miras payları ve saklı payları hesap edilmelidir. Eğer ki ortak altsoy bulunmamakla birlikte mirasbırakan tasarruf oranını aşarak tasarruflarda bulunmuş ise bu durumda mirasçılıktan çıkarılan sağ kalan eş hesaplamaya dahil edilir ve onun saklı payı hesaplanarak mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü oranına eklenir.[10] Bununla birlikte TMK md. 511/2 hükmü uyarınca mirasbırakanın başka türlü tasarrufta bulunmamış olması durumunda mirasçılıktan çıkarılan sağ kalan eşin miras payı, varsa altsoyuna, yoksa mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır. Fakat bu durum sağ kalan eş ile mirasbırakanın ortak altsoyu olması halinde uygulanmaz ve TMK md. 511/3 gereği mirastan çıkarılan sağ kalan eşin altsoyu ona halef olarak kendi saklı payını alır.

 

Sağ kalan eşin mirastan feragat etmesi durumunda ise öncelikle feragatin karşılıklı veya karşılıksız olmasına göre bir ayrıma gidilmektedir. Sağ kalan eş, ivazlı feragatte bulunmuş ise mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü miktarı hesaplanmasında sağ kalan eş hesaplamaya dahil edilerek sağ kalan eşin saklı payı mirasbırakanın tasarruf oranına eklenir.[11] Keza TMK md. 565/1 uyarınca miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar, tenkise tabi kazandırmalar olarak değerlendirilmekle terekeye eklenecektir.[12] Sağ kalan eşin bir karşılık almadan mirastan feragat etmesi halinde ise ivazsız feragat altsoyu etkilemeyeceğinden, sağ kalan eş mirasbırakandan önce ölmüş kabul edilerek miras payları ile saklı payların hesaplanmasında dikkate alınmaz.

 

Mirasın sağ kalan eş tarafından reddedilmiş olması halinde de yine sağ kalan eş mirasbırakandan önce ölmüş gibi hesaplamaya dahil edilmeden yasal miras payları ile saklı pay oranları belirlenecektir.[13] Nitekim TMK md. 611/1 hükmü ile yasal mirasçılardan birinin mirası reddetmesi halinde onun payının miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçeceği düzenlenmiştir. Dolayısıyla terekenin paylaşımında mirası reddeden sağ kalan eş dikkate alınmayacaktır.

 

Sağ kalan eşin mirasçılık sıfatını sona erdiren mirastan yoksun olma durumunda hesabın nasıl yapılacağı konusu doktrinde tartışmalı olmakla beraber bir görüşe göre hesaplamanın yoksunluğun çıkarılmayı tamamlayan bir kurum olması nedeniyle çıkarılmada yapıldığı gibi yapılmalıdır. Bir diğer görüş ise mirasbırakanın yoksunluk sebeplerinden birini bilemeyeceği, bilse bile yeni bir tasarruf yapamayacağı gerekçesiyle hesaplamanın mirasın reddinde olduğu gibi yapılması gerektiğini savunmaktadır.[14]

 

  1. Sağ Kalan Eşin Tenkis Talebi

Mirasbırakanın sağlararası ve ölüme bağlı tasarrufları ile saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal etmesi halinde söz konusu ihlale sebebiyet veren kazandırmaların ihlal oranında geçersiz kılınmaları olarak kabul edilen tenkis kavramı, davaya konu olabileceği gibi def’i yoluyla da ileri sürülebilmektedir. Dolayısıyla tenkis, tek başına bir dava veya hukuki işlem değil belirli hukuki şartların gerçekleşmesi halinde doğacak çok yönlü hukuki bir sonuçtur.[15]

 

Yine saklı paylı mirasçılardan olan sağ kalan eşin de tenkis talebinde bulunabilmesi için birtakım şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Sağ kalan eşin sadece saklı payının ihlal edilmesi tenkis talebi için yeterli görülmemiş aynı zamanda mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü miktarını aşmış olması da aranmıştır. Söz konusu şartlar gerçekleşmiş olsa dahi saklı payın ihlaline neden olan kazandırmalar kendiliğinden geçersiz sayılmayacak, saklı payları ihlal edilen sağ kalan eşin bu yönde bir talepte bulunması gerekecektir.

 

  1. Tenkis Talebinde Bulunabilmek İçin Gerekli Koşullar
  2. Sağ Kalan Eşin Saklı Payının Karşılığını Alamamış Olması

TMK md. 560/1 hükmü ile saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçıların tasarruflarının tenkisini dava edebilecekleri düzenlenmiş olmakla sağ kalan eşin tenkis talebinde bulunabilmesi için ilk koşul sağ kalan eşin saklı payının ihlal edilmiş olmasıdır. Nitekim bu husus, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17.09.2012 tarih ve 2012/13127 E. – 2012/18928 K. sayılı kararında “Tenkis davasının öncelikli koşulu; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır” ibaresi ile bir kez daha ifade edilmiştir.[16]  Saklı payların zedelendiğinin tespiti için ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tamamının bilinmesi gerekmektedir. Bu noktada mirasbırakanın saklı paya zarar verme amacının bulunup bulunmadığına bakılmaksızın sadece saklı payın ihlal edilmiş olması yeterlidir.[17]

 

  1. Mirasbırakanın Tasarruf Özgürlüğü Sınırını Aşmış Olması

Saklı paylı mirasçı olan sağ kalan eşin tenkis talebinde bulunabilmesinin bir diğer koşulu mirasbırakanın saklı payı ihlal eden kazandırma ile tasarruf oranını aşmış olmasıdır. Bu koşul yine TMK md. 560/1 uyarınca belirlenmiş olup saklı payın ihlaline sebep olan mirasbırakanın her tasarrufunda değil tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarında tenkis talebinde bulunabileceği ifade edilmiştir. Dolayısıyla tenkis talebinin ileri sürülebilmesi için saklı payın ihlal edilmiş olmasının mirasbırakanın tasarruf oranını aşmış olmasından kaynaklanması gerekmektedir.

 

Tasarruf oranının aşılmış olması halinde mirasbırakanın bu tasarrufu ile saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığının objektif ve subjektif unsurlar dikkate alınarak belirlenmesinin gerektiği hususu ise Yargıtay kararlarında açıkça ifade edilmiştir.[18]

 

Bu açıklamalar ile birlikte bazı durumlarda mirasbırakan tasarruf özgürlüğü miktarını aşmamış olmasına rağmen sağ kalan eşin saklı payını alamadığı görülmektedir. Bu durumda sağ kalan eşin tenkis talebinde bulunması mümkün değildir. Zira tenkisin talep edilmesinin şartı olan mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmını aşması gerçekleşmemiştir. Böyle bir durumda mirasbırakanın tasarruf özgürlüğü miktarını aşmamış olsa dahi saklı payların korunması gerekliliğinden hareket eden doktrindeki görüşe göre saklı payın korunmasının paylaşma davası ile mümkün olabileceği savunulmaktadır.[19]

 

  1. Tenkis Talebinin İleri Sürülmesi

Mirasbırakanın ölümü ile sağ kalan eşin saklı payı ihlal eden mirasbırakanın tasarruf oranını aşan tasarruflarının bulunması durumunda tenkis talebinde bulunmak mümkün olacaktır. Bu talep dava olarak gündeme gelebileceği gibi def’i olarak da ileri sürülebilmektedir.

 

Tenkis davasında kural olarak saklı paylı mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf oranını aşan tasarrufların etkisizleştirilmesini talep edilmekle bu dava yenilik doğurucu bir niteliğe sahiptir. Bu dava saklı pay sahibi mirasçılar ve dolayısıyla sağ kalan eş tarafından ancak mirasbırakanın ölümü ile açılabilecektir. Mirasbırakanın ölümünden önce saklı pay hisselerine aykırı tasarruflarda bulunduğu sabit olsa ve hatta bu nedenle doğacak zararların telafisinin mümkün olmaması söz konusu olsa dahi tenkis davasının açılması mümkün değildir.[20] Tenkis davasının açılması için mirasbırakanın ölümü gerçekleşmiş olması gerekmekle bu davayı açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.

 

Tenkis davasının açılması ile birlikte hangi tasarruflardan ne oranda tenkisin gerçekleştirilmesi gerektiği sorusu gündeme gelmektedir. Mirasbırakanın tenkise tabi tek tasarrufu bulunması halinde sadece bu tasarrufun tenkise uğrayacağı açıktır. Fakat birden fazla tasarrufun varlığı halinde kanun koyucu birtakım düzenlemeler getirmiştir. Bu kapsamda tenkiste sıra başlığını taşıyan Türk Medeni Kanunu’nun 570. maddesinin ilk fıkrası ile tenkisin saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bunun yeterli olmaması durumunda en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılacağı hükme bağlanmıştır. Hükmün devamında ise kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlararası kazandırmaların en son sırada tenkis edileceği belirtilmiştir.

 

Bu konuda var olan bir diğer düzenleme de mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça tenkisin mirasçı atanması yoluyla veya diğer bir ölüme bağlı tasarrufla elde edilen kazandırmaların tamamında orantılı olarak yapılacağına dair TMK md. 563’tür. Yine TMK md. 561 ile düzenlenen “Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tâbi olur. Tenkise tâbi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunması hâlinde, saklı pay sahibi mirasçıya yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmı ile saklı pay sahibi olmayan kimselere yapılan kazandırmalar orantılı olarak tenkis edilir. ” hükmü gereği ölüme bağlı tasarrufun saklı paylı mirasçı lehine yapılmış olması durumunda tenkise tabi olacak kısım kazandırmanın sadece onun saklı payını aşan kısmı ile orantılı olacaktır.

 

Bu açıklamalar ile birlikte TMK md. 571/3 hükmü uyarınca “Tenkis iddiası, def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir” denilmekle kanun koyucu tarafından tenkis davasına ilişkin hak düşürücü sürelerde açılamayan tenkis davası nedeniyle dava açamayacak olan saklı paylı mirasçıya, kendisine yönelik tenkise tabi fakat henüz ifasını gerçekleştirmediği tasarruflara ilişkin taleplerde söz konusu kazandırmanın saklı payını ihlal ederek kazandırmanın tenkise tabi olduğunu def’i yoluyla sürme imkanı tanınmıştır.[21] Tenkis def’inin bu niteliği sonucu olarak henüz ifa edilmemiş ölüme bağlı tasarruflarda bu def’i gündeme gelecek olup sağlararası tasarruflarda saklı pay sahibi mirasçıya karşı bu konuda bir talep ileri sürülemeyeceğinden tenkis def’i ileri sürülemeyecektir.[22]

 

[1]     Dural – Öz, Miras Hukuku, 237; Öztan, Medeni Hukukun Temel Kavramları, 574.

[2]     Dural – Öz, Miras Hukuku, 247; Antalya, Miras Hukuku, 362, https://ws1.turcademy.com/ww/webviewer.php?doc=71779 (E.T.:07.05.2021).

[3]     Serozan – Engin, Miras Hukuku ve Uygulama Çalışmaları, 214, https://ws1.turcademy.com/ww/webviewer.php?doc=71781 (E.T.:02.05.2021).

[4]     Dural – Öz, Miras Hukuku, 249.

[5]     Antalya, Miras Hukuku, 363, https://ws1.turcademy.com/ww/webviewer.php?doc=71779 (E.T.:07.05.2021).

[6]     Dural – Öz, Miras Hukuku, 238; Serozan – Engin, Miras Hukuku ve Uygulama Çalışmaları, 214, https://ws1.turcademy.com/ww/webviewer.php?doc=71781 (E.T.:02.05.2021).

[7]     Serozan – Engin, Miras Hukuku ve Uygulama Çalışmaları, 323, https://ws1.turcademy.com/ww/webviewer.php?doc=71781 (E.T.:02.05.2021).

[8]     İnan – Ertaş – Albaş, Miras Hukuku, 356, https://ws1.turcademy.com/ww/webviewer.php?doc=72053 (E.T.:02.05.2021); Çakır, Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı, 220, https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ (E.T.: 07/05/2021).

[9]     Çakır, Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı, 222, https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ (E.T.: 07/05/2021).

[10]    Dural – Öz, Miras Hukuku, 273.

[11]    Çakır, Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı, 254, https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ (E.T.: 07/05/2021).

[12]    Dural – Öz, Miras Hukuku, 274.

[13]    Petek, Mirasçılık Sıfatını Sona Erdiren Hallerin Etkisi, 161, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/754533 (E.T.:13.05.2021).

[14]    Dural – Öz, Miras Hukuku, 275.

[15]    Dural – Öz, Miras Hukuku, 275.

[16]    Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 17.09.2012 tarih ve 2012/13127 E. – 2012/18928 K. sayılı kararı, https://www.lexpera.com.tr/ (E.T.:14.05.2021).

[17]    Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin  04.06.2012 tarih ve  2012/9882 E. –  2012/14073 K. sayılı kararı,  https://www.lexpera.com.tr/ (E.T.:14.05.2021).

[18]    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.04.2011 tarih ve 2010/701 E. – 2011/130 K. sayılı kararı, https://www.lexpera.com.tr/ (E.T.:14.05.2021).

[19]    Petek, Mirasın Paylaştırılmasında Saklı Pay, 161, https://www.jurix.com.tr/article/16817 (E.T.:14.05.2021).

[20]    Dural – Öz, Miras Hukuku, 277.

[21]    Serozan – Engin, Miras Hukuku ve Uygulama Çalışmaları, 252, https://ws1.turcademy.com/ww/webviewer.php?doc=71781 (E.T.:02.05.2021).

[22]    Dural – Öz, Miras Hukuku, 288.

 

Av. Özge Cansın Erkuş

Whatsapp
Yetkili
Yetkili
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabiliriz?