ERGİN VE KISITLILARIN EVLAT EDİNİLMESİNE İLİŞKİN ŞARTLAR
Hukukumuzda küçüklerin evlat edinilmesi kural, ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi ile istisnai hüküm olarak TMK md. 313 ile düzenlenmiş olup Kanun’da yazılı özel şartların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
Ergin ve kısıtlıların evlat edinmesine ilişkin olarak kanun koyucunun öncelikle aradığı şart evlat edinilecek kişinin ergin olmasıdır. TMK md. 11 uyarınca on sekiz yaşın doldurulmasıyla erginliğin başladığı düzenlenmişse de evlenme veya mahkeme kararı ile kişinin daha önce ergin kılınması da söz konusu olabilmektedir. Yine TMK md. 405 vd. düzenlemeleri ile kısıtlılık gerektiren hallere yer verilmiştir. Bu gibi durumların varlığı halinde kişi ergin veya ksıtlı kabul edilmekle evlat edinilmesi, küçüklerin evlat edinmesinden farklı esaslara tabi tutulmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, ergin veya kısıtlıların evlat edinilmesi için küçüklerin evlat edinilmesine ilişkin genel şartlar ile birlikte birtakım alternatif şartlar da öngörmüş ve bu alternatif şartlardan birisinin gerçekleşmesini aramıştır.
TMK md. 313/1 hükmü uyarınca ergin ve kısıtlıların hangi hallerin varlığı halinde evlat edinilebileceği belirtilmiş olup bu hallerin birinin varlığı ile birlikte evlat edinenin altsoyunun açık muvafakati gerektiği ifade edilmiştir. Yani madde metninde yer alan her üç durum için de ortak şart evlat edinenin altsoyunun açık muvafakatinin bulunmasıdır.
Bu şart 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ilk halinde bulunmayan ve 03.07.2005 tarih ve 5399 sayılı Kanun ile TMK md. 313 hükmünde yapılan değişiklik sonucunda düzenlenen bir hükümdür. Değişiklik öncesinde Kanun ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi için evlat edinenin altsoyunun bulunmaması gerekliliği ile hareket etmiştir. Değişikliğin yürürlüğe girdiği 15.07.2005 tarihinden itibaren evlat edinenin altsoyunun bulunmaması şartı uygulamadan kalkmış ve değişiklik sonrasında gerçekleştirilen ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesinde evlat edinenin altsoyunun açık muvafakati aranmaya başlanmıştır.[1] Böylece evlat edinenin altsoyunun bulunması ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi için bir engel olmaktan çıkarılmıştır.
TMK md. 313/1 hükmü uyarınca ergin ve kısıtlının evlat edinilebilmesine ilişkin istisnai durumlardan ilki evlat edinilecek ergin ve kısıtlının bedensel veya zihinsel özrü nedeniyle sürekli olarak yardıma muhtaç olması ve evlat edinen tarafından en az beş yıl boyunca bakılıp gözetilmiş olmasıdır. Bir diğer istisnai hal, evlat edinen tarafından küçükken en az beş yıl süreyle bakılıp gözetilmiş ve eğitilmiş olması durumudur. Maddede sayılan son durum ise diğer haklı sebeplerin mevcudiyeti ile evlat edinilenin en az beş yıldan beri evlat edinen ile aile halinde yaşıyor olması halidir. Madde metni incelendiğinde açıkça anlaşılmaktadır ki beş yıllık süre her üç hal için de geçerlidir. Evlat edinmek istenen kişinin en az beş yıl boyunca bakılıp gözetilmesi genel şart olarak madde hükmünde belirlenmiş olmakla diğer hallerden birinin gerçekleşmesi ile ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi mümkün olacaktır.[2]
Nitekim Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2014 tarih ve 2014/8737 E. – 2014/14140 K. sayılı kararı ile “Davacı, ergin A.. S.. ile küçükken beş yılı aşkın süre, sürekli olarak birlikte yaşamış ve bakılıp gözetilmiş, eğitilmiş olup Ayşe’nin evlenmesi nedeniyle zorunlu olarak bakıp gözetme ve eğitmeye ara verilmiş olduğundan ergin kişinin evlat edinilmesine ilişkin diğer koşullar da davada gerçekleştiğinden davanın kabulü ile evlat edinilmeye karar verilmesi” demekle TMK md. 313 uyarınca tek başına evlat edinilmesi isteminin şartların gerçekleşmesi halinde kabul edileceğini açıkça ifade etmiştir.[3]
Kanun koyucu küçüklerin evlat edinmesinde ana ve babanın rızasını aramışsa da bu durum ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi için gerekli bir şart değildir. Bununla beraber ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesinde evlat edinilme anında evlat edinilenin evli olması halinde eşinin rızası gerekmektedir. Bu husus ‘ergin ve kısıtlıların evlat edinilmesi’ başlığını taşıyan TMK md. 313/2 hükmünde “evli bir kimse ancak eşinin rızasıyla evlat edinilebilir” denilmekle belirtilmiştir. Evlat edinilen ile eşi arasında fiilen veya mahkeme kararı nedeniyle bir ayrılık mevcutsa veya evlat edinme başvurusu sırasında taraflar arsında sonuçlanmamış bir boşanma davası bulunsa dahi evlat edinenin eşinin rızası alınmalıdır.[4]
[1] Kizir, Türk Hukukunda Evlat Edinme, 163, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/262718 (E.T.:13.05.2021).
[2] Bagaç İçen, Çocuğun Evlat Edinilmesinde Üstün Yarar, 124, https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ (E.T.:15.05.2021).
[3] Yargıtay 18. Hukuk Dairesi’nin 14.10.2014 tarih ve 2014/8737 E. – 2014/14140 K. sayılı kararı https://karararama.yargitay.gov.tr/ (E.T.:20.05.2021).
[4] Otlu, Küçüklerin Evlat Edinilmesi, 78, https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ (E.T.:15.05.2021).
Av. Özge Cansın Erkuş